top of page
Nokta Boya Sıçramak

Öyküler ve Özgür Metinler

                    KARAKUZ EFSANESİ

           M.Ali GÜNER

 -76.jpg

Bir efsane dile gelir zaman zaman gecenin en kör karanlığından Karakuz'da yaşayanlara. Her gece kulaklara fısıldanırmış rüyalarda ve insanlar uyanırlarmış, onları huzursuz eden nedeni bilmeden. Zaman geçmiş, bir sürü insan uyanır olmuş geceleri. Her gece sürmüş bu ve insanlar şifacıların yolunu tutmaya başlamış. Tütsüler yakılmış, ayinler düzenlenmiş, şükranlar sunulmuş, dualar okunmuş ama nafile. Onları bir şey rahatsız ediyormuş.

Halk, bu huzursuzluktan kaynaklı olarak ruhları suçlamaya başlamış en sonunda. Çünkü başka açıklaması olamazmış. Uzun zaman uğraş vermişler, ancak ruhları rahatsız edenin ne olduğunu bulamamışlar.

Bir gün, bir çocuk gece uyandığında penceresinin önünden bir şey geçtiğini görmüş ve hemen fırlayıp ne olduğuna bakmış. Gördüğü şey karşısında hem korkmuş hem de merakı iyice artmış. Bakmış ki her eve giren bu şey, insanların uyanmasına sebep oluyormuş. Çocuk iyice meraklanıp evden çıkmaya niyetlenmişse de annesiyle babasının konuşmalarını duyup yatağa geçmiş ve uyuyormuş gibi davranmış. Annesiyle babası çocuğu öpüp kapısını kapattıktan sonra fırlamış yataktan ve evlere bakmış penceresinden. O şeyi göremeyince üzülerek yatağına dönmüş ve uyumuş.

Sabah olur olmaz oyun oynamak için bahçeye çıkmış ve dedesinin oturduğunu görünce hemen üstüne çıkmış. Dedesi irkilip çocukla oyun oynamaya başlamış. Kahkahalar ortalığı inletirken susadıklarını fark edip su içmişler. Çocuk sormuş:

– Dede, neden hepimiz sürekli uyanıyoruz?

– Kitap ruhu yüzünden evladım. Her gece bizi ziyaret ediyor.

– Kitap ruhu da ne?

– Kitap ruhu, senin okuduğun kitapları hissetmeni, sevmeni ve bitirmeni sağlayan ruhtur. İnsanlara kitaplarda bazen kendini gördürür, bazen de onlardan nefret ettirir.

– Neden nefret ettiriyor ki?

– Çünkü bazı insanlar sırf kitap konusunda böbürlenmek için kitapları okumuş gibi yapıyor. Yetmiyor, herkes herkesin aynı kitabı okumasını isteyip okumayanı ya da o kitabı eleştireni dışlıyor. Bir de her kitabı okumaya çalışanlara tuzaklar hazırlıyor. Çünkü her kitap zamanını beklemeli, zamanından önce okunmamalı. Bunu bildiği için kitap ruhu bazen özellikle yarım bıraktırıyor kitabı. Tabi bu da kitap ruhunun hoşuna gitmiyor ama gelmesinin nedeni bu değil.

– Neden geliyor?

– Çünkü insanlar okuyacaklarından fazla kitap alıp bazen onu yarım bırakıyorlar. Bu, kitapların ruhlarını kaybetmesi demek.

– Ama özellikle yaptığını söylemiştin.

– Evet, ancak bu sefer insanlar başka şeylere daldığı için kitaplardan sıkılıp onları bırakıyorlar sürekli. Her seferinde yeni kitaplara geçip onları da bırakıyorlar. Bu sebeple kitap ruhu her gece gelip onları rahatsız ediyor.

İnsanlar da buna kızıyor, ancak kitap okumak akıllarına bile gelmiyor. Bu kadar kitabın yarım bırakılması da her kitabın ruhunu öldürüyor ve onların yarım bırakılan kitaplar mezarlığında sessizce ölmesine katkıda bulunuyor. Her zaman yarım bırakılacak kitaplar olacak. Bir kitabın ruhu izin verdiği sürece bitirirsin o kitabı ancak sırf bitirmek için de bitirmemelisin. Bazı kitaplar için olgunlaşman gerekir.

– Peki nerede bu mezarlık?

– İnsanların kalbinde ve zihninde. Her yarım bırakılan kitap insanlara gömülür. Bazıları geri döndürülebilir çünkü zamanı gelmiştir, ancak bazıları asla geri döndürülemez. Çünkü o ruhlar yok olup gitmiştir.

– Ama neden yok olup gidiyorlar?

– Bazı kitaplardan nefret edersin, demiştim ya hani, işte o kitaplara bir daha dönmez insanlar. Bazıları da çok derinden etkilediği için dönmez insan ve her dönmeyişinde kitabın kalbi kırılır ve göçer dünyadan. Bunu kitapların çok eskimesinden anlayabilirsin. Yaprakları dökülür.

– Ama mezarlık zihin ve kalbimizdeyse o zaman benim gece gördüğüm kimdi?

– Kendi zihninin yansımasıydı. Hep insanların kitaplarına özenip öyle kitaplıkların olsun istersin. Gecenin ışıkları da sana hayalini gösterdi, çünkü o kitapları çalmayı hayal ediyordun. Hayalinde de başardın.

Çocuk düşündü. Cevaptan tatmin olmamış gibiydi. Dedesinin yanından ayrılırken kendi yarım bıraktığı kitaplar aklına geldi ve sordu:

– Peki, benim yarım bıraktığım kitaplar da o mezarlıkta mı?

– Evet, ama onları geri döndürebilirsin istersen.

Çocuk gülümseyerek gitti odasına ve yarım bıraktığı kitapları okumaya başladı. Akşama kadar kitapların birkaçını okudu. Annesi iyi geceler öpücüğü için kapısını çaldığında fark etti gece olduğunu ve yatağa girdi. Annesi onu öpüp gittikten sonra gözüne uyku girmedi. Camın yanına, yıldızları izlemeye gitti ve birini gördü. Dedesiydi bu. İnsanların evine girerek onları rahatsız ediyordu. O akşam anladı ki kitapların ruhu dedesiydi ve sabah bunu sormak için uyumaya gitmeden önce kitaplığına seslendi:

– Kitapların ruhu yine iş başında. İyi geceler güzel ruhlar...

 

 

 

feshetmek
Cloud.jpg

Mırıldanmalarım

Meral KUTLUĞ

 -40.jpg

        Koskoca Müdür

Gonca BORÇA

Cloud.jpg

    Ayrılık

Emine AYDOĞDU

memories.jpg

Sararmış Bir Fotoğraf ve Altı Çizili Kelimeler

Fatma ALTUN

bottom of page